7 Aralık 2010 Salı

Psikolojik Hareketler Bunlar

Sokak futbolunda adı teker teker adam seçmeden önce yapılan adım düellolarında büyük bir koz olan 'Kar- de-mir-çe-lik-ka-ra-bük' süperlig takımları arasında yerini almıştı ve nerde ne yapacagı belli olmayan bir takım oluşturup büyüklerin canını yakabilecek tehlikeli bir rakip olmuştu.. 
öyle ki Bursa deplasmanından 2-2'lik skorla dönen, kendi evinde Galatasaray'ı futboluyla madara edip üç puanı hanesine yazdıran bu takımdı.

Fenerbahçe'nin bu sezon tek eksiği 'galibiyet serisi' ve onun getirdiği 'özgüven'di, galibiyet serileri gelmeden takımın kendine güveni tam olarak asla oturmayacaktı, bunu sahada net görebiliyorduk, kazandıkça rahatlayacaktı takım fakat son haftalara girilirken hesapta olmayan Gaziantepspor'a verilen üç puanın futbolcularımızın canını nasıl yaktığını Karabük maçının ikinci yarısına bakarak anlayabiliriz. Bir kazaya daha kimsenin tahammülü yoktu ve futbolcular ister istemez 2-0'ın verdiği rahatlığı degil 'gerginliğini' hissetmek zorunda kaldılar ve skoru koruma içgüdüsüyle geriye yaslandılar.Dolu tribünler de takımın bu haline eşlik edip ilk yarıda yakaladıkları muazzam tribün performansını ikinci yarıya yansıtamadılar, stadın her tarafında bi durgunluk hali üst seviyedeydi..İkinci yarının hemen başında  Emenike'nin attıgı gol takımı uyandırdı, iş sadece geriye yaslanmakla olmayacaktı.. artık daha fazla mücadele etmek zorundalardı çünkü korkulan senaryoya sadece bir adım kalmıştı, bireysel bir hata, bir anlık istenmeyen şeylerin bedeli çok ağır olabilirdi..
Hiç bir varlık gösteremeyen Stoch'un yerine ortasahaya biraz daha direnç kazandırabilmek için Selçuk Şahin değişikliği yerinde bi değişiklikti, Aykut Kocaman giden maçı dengeledi ve rakibin direncini kırdı diyebiliriz.
'Büyük takımsan bu maçı kazanacaksın arkadaş'
derler ya, işte Fenerbahçe büyüklüğüyle bu maçı almasını bildi
Emre Belözoğlu'nun dediği gibi 'forma kazandı'


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder